bilgi@burhaneray.com +90 212 644 02 01

FERDİ İŞLETMENİN ADİ ORTAKLIĞA DÖNÜŞMESİ İLE ADİ ORTAKLIĞIN BİTMESİ HALİNDE DEFTERİN DURUMU

 

I-GİRİŞ

 

Adi Ortaklık, genel olarak iki veya daha çok kimsenin ortak bir amaca ulaşmak amacı ile emeklerini ve mallarını sözleşme ile birleştirmeleri olarak tanımlanmaktadır.

 

Adi Ortaklıklar, tüzel kişiliği haiz değildirler ve ortakların serbest mukaveleleriyle kurulur ve kaldırılırlar. Adi şirket olarak hak ve fiil ehliyetine hatta dava ehliyetine sahip değildir. Ortakların iradesinden bağımsız birlik iradesi söz konusu değildir. Adi ortaklık, Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiştir.

 

Öte yandan, bilindiği üzere adi ortaklıklarda katma değer vergisi ve gelir vergisi stopaj mükellefiyetleri adi ortaklıklar adına tesis edilirken, gelir vergisi yönünden bir mükellefiyet tesisi yapılmaz, gelir vergileri ortaklar tarafından kendi payları oranında kendi beyanları ile yapılır.

 

Katma değer vergisi uygulamasında ise, adi ortaklıklar bağımsız işletme birimleri olarak ayrı vergi mükellefiyetine sahiptir. Buna göre; adi ortaklıklarca defter tutma, belge düzenleme, muhafaza ve ibraz gibi vergi ödevleri ile beyanname verme ve vergi ödeme gibi mükellefiyetlerin ortaklardan ayrı olarak yerine getirilmesi, ortaklığın katma değer vergisi ile ilgili hesaplarının ortakların varsa şahsi işletmelerindeki işlemlerden ayrı yapılması gerekmektedir.

   

II-FERDİ İŞLETMENİN ADİ ORTAKLIĞA DÖNÜŞMESİ

 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun ‘Ticari Kazancın Tarifi’ başlıklı 37. maddesinde; ‘Her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançlar ticari kazançtır…..’ hükmü yer almaktadır. Aynı maddenin 7 numaralı bendinin ikinci fıkrasında; ‘Kolektif ortaklıklarda ortakların, adi veya eshamlı komandit ortaklıklarda komandite ortakların ortaklık kârından aldıkları paylar şahsi ticari kazanç hükmündedir.’ denilmektedir.

 

Yine aynı Kanun’un ‘Değer Artışı Kazançları’ başlıklı mükerrer 80. maddesinin son fıkrasında, faaliyetine devam eden ticari bir işletmenin kısmen veya tamamen satılmasından veya ticari işletmeye dahil amortismana tâbi iktisadi kıymetlerle birinci fıkrada yazılı hakların elden çıkarılmasından doğan kazançlar ticari kazanç sayılır ve bunlara ticari kazanç hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiş, bu maddede geçen ‘elden çıkarma’ deyimi yukarıda yazılı mal ve hakların satılması, bir ivaz karşılığında devir ve temliki, trampa edilmesi, takası, kamulaştırılması, devletleştirilmesi, ticaret şirketlerine sermaye olarak konulmasını ifade ettiği yine aynı maddenin 2. fıkrasında açıklanmıştır.

 

Bu hükümlere göre; ferdi bir işletmeye başka bir kişinin ortak alarak adi ortaklık şekline dönüştürülmesi halinde, ferdi işletmenin defterinde kayıtlı olan ve adi ortaklığa sermaye olarak konulacak olan değerler, alacak ve ayni hakların (adi ortaklık kurulduktan sonra adi ortaklığı ait olacağından) ferdi işletmeden çıkışının yapılarak hesap döneminin kapatılması ve elde edilen kazancında ticari kazanç olarak yıllık gelir vergisi beyannamesiyle beyan edilmesi gerekmektedir.

 

Diğer taraftan; 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 172. maddesinde defter tutacaklar, 176. maddesinde de tüccar sınıfları açıklanmıştır. Aynı Kanun’un 221. maddesinin üçüncü fıkrasında ‘(3239 sayılı Kanun’un 17. maddesiyle değişen bent) Yeniden işe başlayanlar, sınıf değiştirenler ve yeni bir mükellefiyete girenler işe başlama, sınıf değiştirme ve yeni mükellefiyete girme tarihinden önce; vergi muafiyeti kalkanlar, muaflıktan çıkma tarihinden başlayarak on gün içinde’ defter tasdik ettirmek mecburiyetinde oldukları hüküm altına alınmıştır.

 

Bu açıklamaya göre; adi ortaklığın sınıfına uygun olan defterleri işe başlama tarihinden önce tasdik ettirmesi gerekmektedir.

 

Öte yandan, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 1/1 maddesinde; Ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin katma değer vergisine tabi olduğu belirtilmiştir.

 

Aynı Kanun’un 37. maddesinde; ‘Aksine hüküm bulunmadıkça mükellefler gerçek usulde vergilendirilirler.’ 40. maddesinin 1. fıkrasında, ‘Katma değer vergisi, bu Kanun’da aksine hüküm bulunmadıkça mükelleflerin yazılı beyanları üzerinde tarholunur.’ 43. maddesinin 1. fıkrasında, ‘Katma değer vergisi, mükelleflerin işyerinin bulunduğu yer vergi dairesince tarholunur.’ 44. maddesinin (a) fıkrasında, ‘Adi ortaklıklarda, katma değer vergisinin ödenmesinden müteselsilen sorumlu olmak üzere ortaklardan herhangi biri adına tarholunur’ hükümleri yer almaktadır.

 

Buna göre; adi ortaklığın işyerinin bağlı bulunduğu vergi dairesine müracaat edilerek ortaklık adına KDV mükellefiyeti tesis ettirilecek olup, katma değer vergisinin genel esaslar çerçevesinde beyan edilmesi gerekmektedir.

   

III- ADİ ORTAKLIĞIN BİTMESİ DURUMUNDA DEFTERLERİN DURUMU

 

Vergi Usul Kanunu’nun 176.maddesinde, I. sınıf tüccarların bilanço esasına göre, II. sınıf tüccarların işletme hesabı esasına göre defter tutmaları gerektiği belirtilmiştir. Anılan Kanun’un 177. maddesine göre, adi ortaklıklar (veya adi şirketler) bu madde kapsamında açıklanan hadleri esas alarak birinci sınıf olup olmadığı belirlenecektir. Eğer bu hadler aşılmıyorsa ikinci sınıf tüccar olarak kabul edilecektir.

 

Ortaklığın yasal defterleri, ortakların şahsına bağlı olarak tutulur. Yani yasal defterlerin tasdikinde, ortaklık unvanı ile birlikte tüm ortakların adları da belirtilir. Vergi idaresinin genel görüşüne göre hesap döneminin belirlenmesinde de aynı esas geçerli olmalıdır. Bu durumda, ortak değişikliği veya herhangi bir nedenle bir ortağın çıkması hesap döneminin kapanmasını gerektirecektir.

 

Konuyla ilgili olarak Danıştay’ın görüşü farklı olup istikrar kazanmış kararlarına göre ortak değişikliği halinde, yeni defter tasdikine ihtiyaç yoktur. Bununla birlikte ortaklardan birinin herhangi bir şekilde ortaklıktan ayrılması halinde, söz konusu tarih itibariyle kayıtların kapatılıp, dönem sonuçlarının belirlenmesinden sonra yeniden açılması gerektiği Danıştay’ca da kabul edilmektedir.

 

Bize göre, ‘adi ortaklık’la ‘ferdi işletme’ ayrı ayrı şahsiyettirler.  Eğer, ortağın çıkması sonucu, ‘adi ortaklık’ bitmiş ancak ferdi mükellefiyetle yola devam olunuyorsa, ferdin işe başlamasından önce yeni defter tasdik ettirmesi lazımdır. Aksi halde, gerçek kişinin tutması gereken defter bilgilerini, kapanan adi ortaklığın defterine işlemeye devam etmesi, bana göre bir başkasının defterine kaydetmesi gibi olur.

   

IV- SONUÇ

 

Adi ortaklıklar, Borçlar Kanunu ile düzenlenmiş olup, tüzel kişilikleri bulunmamaktadır. Bu karşın, adi ortaklıkların KDV ve stopaj gelir vergisi yönünden mükellefiyetleri bulunmaktadır. Öte yandan, adi ortaklıkların ortakları ise gelir ve geçici vergi yönünden mükelleftirler.

 

Ferdi bir işletmenin adi ortaklığa dönüşmesi durumunun vergi kanunları karşısındaki durumu yukarıda açıklanmıştır.

 

Ayrıca, adi ortaklığın sona ermesi durumunda kullanılan defterlerin kullanılamayacağı, devam eden ferdi ortağın ayrı defter kullanması gerektiği yukarıda açıklanmıştır.

   

Yazar:ŞibliGÜNEŞ*

 

E- Yaklaşım / Nisan 2009 / Sayı: 196