bilgi@burhaneray.com +90 212 644 02 01

SSGSS Kanunu ilk defa yeni dönemde sigortalı olanlar için Sosyal Güvenlik Destek Primi Kesintisi (SGDP) ödeyerek çalışma olanağını kaldırıyor.

Ancak yeni yasadan önce sigortalı olmuş olanlar için yeni dönemde de SGDP ödeyerek hem emekli aylığı hem de çalışılan yerden ücret alınabilecek.    

Peki yeni dönemden önce sigortalı veya emekli olup da yeni dönemde emekli olarak çalışmaya devam edenler için SGDP uygulaması nasıl olacak?


Yeni Dönemde 4/a sigortalısı (SSK’lı) olarak çalışacak emekliler için SGDP nasıl olacak?  

Hangi kurumdan emekli olursa olsun (SSK, Bağ-Kur, T.C. Emekli Sandığı veya özel banka-borsa sandıklarından), 1 Ekim 2008’den sonra 4/a sigortalılığı kapsamında çalışanlar (Bugünün SSK sigortalılığı) için sosyal güvenlik destek primi oranı, o işyerinde yapılan işin iş kazası ve meslek hastalığı bakımından gösterdiği tehlikenin ağırlığına göre yüzde 1 ilâ yüzde 6,5 arasında değişen oranlarda olmak üzere saptanacak kısa vadeli sigorta kolları prim oranına yüzde 30 oranının eklenmesi suretiyle bulunan toplam olacak. Bugün olduğu gibi bu yüzde 30’un yüzde 7,5’u işçinin cebinden, yüzde 22,5’u işverenin cebinden çıkacak.

İşyerinde yapılan işin tehlike derecesine göre toplam oran yüzde 31 olabileceği gibi yüzde 36,5 da olabilecek. Yüzde 30 oranındaki bu primi ve kısa vadeli sigorta kollarından eklenecek yüzde 1-6,5 arasındaki ekini SGK’ya yine işverenler ödeyecek. Ancak yüzde 7,5’unu SGDP’li işçinin ücretinden kesecek. Örneğin 1000 YTL aylık kazancı olan emekli büro işçisi için işvereni yüzde 31’i oranında 310 YTL SGDP ödeyecek. Bu 310 YTL’nin 75 YTL’sini işçinin ücretinden kesecek.

Bu 310 YTL’nin tamamı işçinin ücretinden veya maaşından düşülmeyecek.

Sosyal güvenlik destek primine tabi olarak çalışan sigortalının iş kazası geçirmesi veya meslek hastalığına tutulması hâlinde bu sigorta kollarından gerekli yardımlar yapılabilecek.

Yeni Dönemde 4/b sigortalısı (Bağ-Kur’lu) olarak çalışacak emekliler için SGDP nasıl olacak?

Şu anda Bağ-Kur’dan emekli olup da yine Bağ-Kur’lu olmasını gerektirecek ticari faaliyetlerini sürdüren Bağ-Kur emeklilerinin aylıklarından yüzde 10 oranında SGDP kesintisi yapılıyor.

Çalışan ve Emeklilerin Kız Çocukları ile Memurların Erkek Çocuklarının Sağlık Yardımı Sorunu Ne Zaman Başlayacak? Kızlarda Kayıp Var da Erkeklerde Yok mu?

Her kurumdan çalışanların veya emeklilerin kız çocuklarının bu durumunun bir benzeri memurların 25 yaşından küçük çalışmayan ve öğrenimine devam etmeyen erkek çocukları için de söz konusu. Bilindiği gibi memurların erkek çocukları çalışmamaları ve evli olmamaları kaydıyla öğrenimle sınırlı olmaksızın 25 yaşına kadar sağlık yardımlarını alabiliyorlar.
Bu durumda olan erkek çocukları da çalışmıyor ve bekâr olma koşuluyla öğrenim yapmıyorlarsa 18 yaşına, lise ve dengi (çıraklık eğitimi dahil) öğrenime devam ediyorlarsa 20 yaşına, yükseköğrenime devam ediyorlarsa 25 yaşına kadar sağlık yardımı alabilecekler. Yani sağlık yardımından yararlanma bakımından eğitim şartıyla sınırlandırılmış olacaklar.
Keza erkek çocukları da kız çocukları gibi durumlarında değişiklik oluncaya kadar sağlık yardımlarından 1 Ekim 2008 tarihi öncesindeki şartlarla yararlanmaya devam edebilecekler.


GSS Yönetmeliği’ndeki Katılım Payı ile ilgili Bariz Hata Acilen Düzeltilmeli

Çoğu hükmü 1 Ekim 2008’de yayımlanarak yürürlüğe girecek olan SSGSS Yasası yayımlandıktan sonra uygulamaya yönelik tereddütleri gidermek amacıyla çıkartılması gereken Yönetmelikler de çıkartılmaya başlandı. Kuşkusuz bunlardan en önemlileri olan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği ile Genel Sağlık Sigortası Yönetmeliği de 28.08.2008 tarih ve 26981 sayılı RG’de yayımlanarak çoğu hükmü 1 Ekim 2008’den geçerli olmak üzere yürürlüğe girdiler.
Bunlardan Genel Sağlık Sigortası Yönetmeliğinde sigortalılarca çokça merak edilen bir konu olan ‘Katılım Payı’ ile ilgili 1 Ekim 2008 tarihi gelmeden düzeltilmesi gereken bariz bir hata var.
Genel Sağlık Sigortası Yönetmeliğinin katılım payı alınmayacak halleri düzenleyen 39 uncu maddesi birinci fıkrasının (ğ) bendinde;’Kurumca;

1) Sağlık hizmeti alan genel sağlık sigortalısından veya bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilerden, sağlık hizmetinin gerçekten alınıp alınmadığının, 2) Sigortalı ile hak sahiplerinin malûllük, iş göremezlik raporlarında belirtilen rahatsızlıklarının mevcut olup olmadığının, tespitine yönelik yapılan sevkler nedeniyle bu Yönetmeliğin 29 uncu maddesinde belirtilen katılım payı alınmaz’ deniyor.

Buradan hareketle hangi katılım paylarının alınmayacağını görmek amacıyla Yönetmeliğin 29 uncu maddesine baktığınızda Genel Sağlık Sigortası kapsamında ‘Konuşma Cihazı’ teminini düzenleyen ve katkı payı ile ilgisi olmayan bir hükümle karşılaşıyorsunuz. Yönetmelikte katkı payı muayene için, ayakta tedavi ilaçları için, ortez, protez giderleri için, üreme tedavileri için ayrı ayrı değerlendirilmiş. Burada hatalı yer alan 29 uncu madde 33, 34 veya 35 inci maddelerden biri veya birkaçı olmalı.

Yönetmelik hazırlanırken gözden kaçan bir hatanın Resmi Gazetede yayımlanmasına kadar geçen safhalarda görülmemesi zincirleme bir hatayı gösterdiği için üzücü bir durum olsa da yapılması gereken uygulama başlamadan en yakın zamanda düzeltilerek Resmi Gazetede yayımlanması olmalı.

Yazım hatası yapılır, tashihi de kötü yapılıp zincirleme bir hataya da yol açılabilir. Fakat işin asıl yanı Genel Sağlık Sigortası Yönetmeliğini kaleme alanların ve redaktörlerinin Türkçeyi tam anlamıyla bilmiyor olmaları.

Çok üzücü ama gerçek bu, çünkü Türkçeyi bilenlerin kulaklarını gözlerini tırmalarcasına hem 39 uncu hem de 43 üncü maddelerde ‘hayati öneme haiz’ yazılması bir hatadan çok avamca sık yapılan bir yanlışı gösteriyor. Türkçeyi az-çok bilenler fark ederler ki doğrusu ‘hayati önemi haiz’ dir. Çünkü ‘haiz’ kelimesi sahip anlamına gelmez, ‘elinde bulunduran, taşıyan’ anlamlarına gelir.

Türkçeyi doğru kullanmak bütün gazetelerden daha çok Resmi Gazetenin görevi ve yazanından kontrol edenine kadar herkes bu konuda üzerine düşeni yapmalı.

Şevket Tezel
  

Sözcü / 18.09.2008