bilgi@burhaneray.com +90 212 644 02 01

 T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Kdv Grup Müdürlüğü

Sayı: 39044742-130-299297             20.09.2017

Konu: Yurt dışı aracılık hizmetlerinin KDV ve stopaja tabi olup olmadığı

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, Şirketinizin mekanik ve elektrik bileşenli makine, motor, otomobil, alet, cihaz, iletişim vb. ekipmanlarının test ve analiz faaliyetlerini gerçekleştirdiği, bu çerçevede İngiltere’de bulunan yabancı bir şirket adına yurt içinden ve yurt dışından müşteri bulduğu, İtalya ve Hindistan gibi ülkelerde bulunan şirketlere araç muayene testi yaptırdığı, bahsi geçen yabancı şirketlerle kendi şirketiniz arasında mal ithali ve mal ihracının olmadığı, sadece hizmet ithali ve ihracı yaptığı, bu faaliyet sırasında İngiltere’deki X şirketi için yurt dışında bulduğu ve hizmet aldığı Y şirketi tarafından şirketinize hizmet faturası kesildiği, şirketiniz tarafından da İngiltere’de bulunan şirkete hizmet faturası düzenlendiği, İngiltere’de bulunan X şirketi için Hindistan’daki Z şirketine otomobil emniyet kemeri uygunluk testi yaptırıldığı, test aşaması sonrasında Hindistan’daki Z şirketinin yapmış olduğu uygunluk testi karşılığında tarafınıza hizmet faturası düzenlediği dolayısıyla hizmetin yurt dışında gerçekleştiği ve yurt dışında faydalanıldığı belirtilerek aracılık ettiğiniz hizmetler nedeniyle KDV ve stopaj sorumluluğunuz olup olmadığı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

I. GELİR VE KURUMLAR VERGİSİ YÖNÜNDEN:

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasında, Kanunun 1 inci maddesinde sayılı kurumların kanuni ve iş merkezlerinin her ikisi de Türkiye’de bulunmayanların sadece Türkiye’de elde ettikleri kazançları üzerinden vergilendirileceği hükme bağlanmış; üçüncü fıkrasında da dar mükellefiyette kurum kazancını oluşturan kazanç ve iratlar bentler halinde sayılmıştır. Aynı maddenin dördüncü fıkrasında ise maddede belirtilen kazanç veya iratlar ile gelir unsurlarının Türkiye’de elde edilmesi ve Türkiye’de daimî temsilci bulundurulması konularında, 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun ilgili hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun “Kazanç Veya İradın Türkiye’de Elde Edilmesi” başlıklı 7 nci maddesinin birinci fıkrasında dar mükellefiyete tabi kimseler bakımından kazanç ve iradın Türkiye’de elde edildiğinin maddenin devamında belirtilen şartlara göre tayin olunacağı ifade edilerek; serbest meslek kazançlarında, serbest meslek faaliyetlerinin Türkiye’de icra edilmesi veya Türkiye’de değerlendirilmesinin bu konuda kıstas olacağına hükmedilmiştir. Yine 7 nci maddenin üçüncü fıkrasında, bu maddenin birinci fıkrasının 3 üncü, 4 üncü, 5 inci ve 7 nci bentlerinde sözü edilen değerlendirmeden maksadın, ödemenin Türkiye’de yapılması veya ödeme yabancı memlekette yapılmışsa, Türkiye’de ödeyenin veya nam ve hesabına ödeme yapılanın hesaplarına intikal ettirilmesi veya kârından ayrılması olduğu hükme bağlanmıştır.

Kurumlar Vergisi Kanununun 30 uncu maddesinde de, dar mükellefiyete tâbi kurumların maddede sayılan kazanç ve iratları üzerinden, bu kazanç ve iratları avanslar da dahil olmak üzere nakden veya hesaben ödeyen veya tahakkuk ettirenler tarafından kurumlar vergisi kesintisi yapılacağı hükme bağlanmış; bu maddenin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca dar mükellefiyete tabi kurumların Türkiye’de elde ettikleri serbest meslek kazançları üzerinden kurumlar vergisi tevkifatı yapılması öngörülmüş olup 12.01.2009 tarih ve 2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile tevkifat oranı petrol arama faaliyeti dolayısıyla sağlanacak kazançlarda %5, diğer serbest meslek kazançlarında %20 olarak belirlenmiştir.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, yurt dışında mukim kurumlardan alınan test hizmetleri karşılığında yaptığınız ödemeler üzerinden Kurumlar Vergisi Kanununun 30 uncu maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca kurumlar vergisi tevkifatı yapmanız gerekmektedir.

Öte yandan, test hizmeti aldığınız kurumun mukim olduğu ülkelerle Türkiye arasında imzalanmış çifte vergilendirmeyi önleme anlaşması bulunması halinde, öncelikle bu anlaşma hükümlerinin dikkate alınması gerekmektedir.

II. KATMA DEĞER VERGİSİ YÖNÜNDEN:

3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun;

-1/1 inci maddesinde, ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye’de yapılan teslim ve hizmetlerin KDV’ye tabi olduğu,

-6/b inci maddesinde, hizmet ifalarında işlemin (hizmetin) Türkiye’de yapılmış sayılması için, hizmetin Türkiye’de yapılması veya hizmetten Türkiye’de faydalanılması gerektiği,

-8 inci maddesinde, mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde bu işleri yapanların verginin mükellefi olduğu,

-9/1 inci maddesinde, mükellefin Türkiye içinde ikametgâhının, işyerinin, kanuni merkezi ve iş merkezinin bulunmaması hallerinde ve gerekli görülen diğer hallerde Maliye Bakanlığının vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla vergiye tabi işlemlere taraf olanları verginin ödenmesinden sorumlu tutabileceği

hüküm altına alınmıştır.

KDV Genel Uygulama Tebliğinin “I/C-2.1.2.1. İkametgahı, İşyeri, Kanuni Merkezi ve İş Merkezi Türkiye’de Bulunmayanlar Tarafından Yapılan İşlemler” başlıklı bölümünde;

“3065 sayılı Kanunun 1 inci maddesine göre bir hizmetin KDV’nin konusuna girebilmesi için Türkiye’de ifa edilmesi gerekmektedir. Aynı Kanunun (6/b) maddesinde ise Türkiye’de yapılan veya faydalanılan hizmetlerin Türkiye’de ifa edilmiş sayılacağı hükme bağlanmıştır.

Buna göre, ikametgâhı, işyeri, kanuni merkezi ve iş merkezi Türkiye’de bulunmayanların Türkiye’de yaptığı hizmetler ile bunların yurt dışında yaptığı ancak Türkiye’de faydalanılan hizmetler KDV’ye tabi olacaktır.

Bu gibi hizmet ifalarında mükellef, esas olarak hizmeti ifa eden olmakla birlikte, Türkiye’de ikametgâhı, işyeri, kanuni merkezi ve iş merkezi bulunmadığından, KDV’nin tamamı, hizmetten faydalanan yurt içindeki muhatap tarafından sorumlu sıfatıyla beyan edilip ödenecektir.

Hizmetin vergiden müstesna olması ve hizmetin yurt dışında yapılıp hizmetten yurt dışında faydalanılması halinde, mükellef veya sorumlu sıfatıyla KDV beyan edilmeyecektir.

KDV’nin sorumlu sıfatıyla beyan edilmesi için hizmetten Türkiye’de faydalanan muhatabın KDV mükellefi olması şart değildir. KDV mükellefiyeti bulunmayanlar da söz konusu hizmetler nedeniyle KDV tevkifatı yaparak 2 No.lu KDV Beyannamesi ile beyan etmek ve ödemek zorundadır.”

açıklamalarına yer verilmiştir.

Ayrıca 60 No.lu KDV Sirkülerinin “1.1.1. Yurtdışındaki işlemler” başlıklı bölümünde de, KDV Kanununun 1 ve 6 ncı maddelerine göre, yurtdışında gerçekleşen mal teslimleri ile yurt dışında ifa edilip yine yurtdışında yararlanılan hizmetlerin KDV’nin konusuna girmediği ve Türkiye’de yapılmayan işlemin bedeli üzerinden KDV hesaplanması veya böyle bir işlemin Kanundaki herhangi bir istisna hükmü ile ilişkilendirilmesinin söz konusu olmadığı ifade edilmiştir.

Buna göre, İngiltere’deki şirkete vermiş olduğunuz müşteri bulma ve aracılık hizmeti Türkiye’de yapılmayan bir işlem olup Türkiye’de de faydalanılmadığından KDV’nin konusuna girmeyen bu işlem için İngiltere’deki şirkete düzenlenecek faturada KDV hesaplanmayacağı gibi, bu hizmetlere yönelik yurt dışında mukim diğer şirketler tarafından yurtdışında gerçekleştirilen hizmetler nedeniyle Şirketinize düzenlenecek faturalar için de KDV tevkifatı söz konusu olmayacaktır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.